https://www.psakd.org/resim/maras10.jpg

 

Dersim Katliamı

1934’te çikarilan Iskan Yasasi’ni Dersim’de uygulayamayan devlet, 1935’te Tunceli Kanunu çikardi. Bu kanunla birlikte vali ve komutan, belediye baskanini atama dahil sinirsiz yetkilerle donatildi. Özel Tunceli Mahkemeleri kuruldu. Agir bir vergi yasasi çikarildi.
Bu baski ve asimilasyonlara karsi Dersim halkinin isyani giderek büyümekteydi.
1936 yilinin Ocak ayinda yürürlüge giren 2884 sayili, Tunceli’nin Idaresi Hakkinda Kanun’la, bu seçilmis bölgeye diger illerden farkli bir statü getirildi.
Dersim, Bingöl, Elazig ve Erzincan illerini içine alan Dördüncü Umumi Müfettislik bölgesi olusturuldu ve basina Korgeneral Abdullah Alpdogan tayin edildi.
Dersim ilinde hizli bir insaat faaliyeti basladi. Yollar açildi, köprüler ve karakollar kuruldu.
Hasanan asiretinden Seyit Riza ve Koçgirili Aliser gibi bölge liderleri bu karakollarin insasina karsi çiktilar.
Seyit Riza, diger asiretleri toplantiya çagirdi.
Bölgede gerginligin tirmanmasi üzerine, 1936 kisinda, Tunceli askeri kusatma altina alindi, bölgeye giris çikis yasaklandi.
1937 yilinin 21 Marti’nda, Newroz gecesi, Harçik Çayi üzerindeki köprünün yikilmasiyla ayaklanma baslamis oldu.
Bu Dersim isyaninin baslangiç tarihiydi:

Dersim imha harekatinin baslangici (1936)

Alpdogan bir duyuru ile Dersim, Elazig ve Çapakçur illerinin sikiyönetim bölgesi oldugunu bildiriyor ve bütün halki birtakim korkunç sözlerle tehdit ediyordu.
Teftislerin sonunda Dersim adinin Tunç Eli adiyla degistirildigini bildiriyordu. Ikinci bir açiklama ile de Çemisgezek'in Amutka, Ovacik'm Burnak ve Pulur, Hozat'in Karaoglan ve Mazgirt ilçesinin Mamikan merkezlerinde birer askeri kisla ve bu kislalari birbirine baglayacak birçok askeri karakol yapilacagi ilan ediliyordu.
Dersimliler bu çalismalimin hedefini anlamis ve Dersim için idam sehpalari hazirlanmakta oldugunu sezmislerdi.
Ne yazik ki görevi üzerine alan Dersimli askeri kaymakam emeklisi Hidir ve Palulu Abdurrabman adli iki Dersimli olmus ve bunlar Ovacik'ta kisla binasinin yapimina baslamislardi. Müteahitlerin Dersimli olmasi nedeniyle yöredeki Dersim asiretleri kendilerine engel olmuyor ve binalardan amacin ne oldugunu anlamalarina karsin, Dersimlere özgü bir kendine güvenme Ile bu girisimleri ciddîye almiyorlardi.
Korkunç gelecek beliriyordu. Dersimli asiret reisleri toplantilar ve görüsmeler yapiyorlardi. Herkes durumun nezaketini anlamisti. Fakat ne yazik ki geceli-gündüzlü devam eden görüsmelere karsin, reisler arasinda tam bir fikir birligi, ortak bîr faaliyet plani üzerinde anlasma oliisamiyordu.
Asiretler arasindaki eski sürtüsmeler ve anlasmazliklar birligin olusmasina önemli bir engel yaratiyorlardi. Bu nedenle ancak birbiri ile dost olan asiretler kisim kisim, bölge bölge anlasmalar yapabiliyorlardi.
Basta Seid Riza oldugu halde Yukari Abbasan, Ferhadan, Kara-balyan asiretleriyle Bahtiyar, Yusufan, Demenan, Haydaran ve kismen de Kalan asiretleri kuvvetli ve siki bir birlik kurabilmislerdi.
Ovacik, Kocan, Semkan, Mazgirt, Pülümür ve Nazimiye bölgelerinin asiretleri tamamen tarafsiz ve sadece gözlemci durumda kalmaya, Hozat asiretleri ise hükümete teslim olmaya karar vermislerdi. Bu asiret reisleri Elazig'a gelmis, Alpdogan'a katilmis, hükümetin her türlü önerilerini kabul edeceklerini bildirmislerdi.
General da bu ikiyüzlülerin içlerini anlamis oldugundan basvurularina Önem vermemis ve onlara kendisi için önemli olan seyin Seid Riza'nin Elazig'a gelmesinin oldugunu bildirmisti.
Alpdogan emekli Hidir'i bir taraftan kislalarin yapiminda kullaniyor, diger taraftan da Seid Riza'yi kandirarak Elazig'a getirmekle görevlendiriyordu.
Sözü geçen Hidir, Seid Riza'ya vaadlerde bulunuyor, güvenceler veriyor ve kendi kisisel çikarlarini saglamak ve generalin yanindaki yerini saglamlastirmak için Seid Riza'yi Elazig'a getirmeye canla basla çalisiyordu.
Bir aralik Hidir'i gördüm. Dersim hattinda düsüncesini sordum. "Bizim için biricik çare kayitsiz-sartsiz silahi terkederek hemen Türk hükümetinin her türlü emirlerine boyun egmektir" dedi.
"Türk hükümetinin amaci bizi imha ve sürgün etmektir" dedigimde, "Sürgün hayirlidir, savunmanin ise hepimizin toptan mahvolmamiza neden olacagina kusku yoktur" demisti.
Hidir, General Alpdogan'dan aldigi güvence üzerine tekrar Dersim'e gitmis ve Seid Riza'yi kandirarak Elazig merkezine getirmeyi ve general ile görüstürmeyi basarmisti. Bir firsat bularak ben de Seid Riza ile görüsmeyi basarmistim. Seid Riza bana General Alp gan'in düsüncesinin çok kötü olduguna tam anlamiyla inandigi111 nedenle direnmekten baska hiçbir çare kalmadigim, Türk ordularinin Dersimlilerle basa çikamayacaklarini, fakat her olasiliga Karsibenim bir an Önce Türkiye disina çikarak durumumuzu büyük ve adil devletlere duyurmami Önerdi.
Seid Riza Elazig'a geldiginde general ile yalnizca görüsmüs ve bu görüsmelerde baska hiçbir Dersim önderi hazir bulundurulinamisti. Zaten o Elazig'da ancak yirmidört saat kalarak Dersim'e dönmüstü. Bu süre içinde Seid Riza'nin zekasi Alpdogan'm bütün ruhunu anlamaya yetmis ve edindigi izlenimi asiretlere duyurmustu.
Bir süre sonra Alpdogan, kurmay binbasi ve istihbarat reisi olan Sevket'i Dersim'e göndermisti. Bu kisi asiretlere konukluga gitmek bahanesiyle ilk Önce Hozat ve daha sonra da Ovacik merkezine giderek oradan yanina aldigi bir-iki asiret reisi ile birlikte Seid Riza'nin bölgesine gitmek istemisse de, Seid Riza buna razi olmamisti. Sevket almis oldugu bilgilere dayanarak, Seid Riza'nin Öteden beri hasmi ve arazi sorunundan aralarinda ciddi kavgalar olan kardesinin oglu Rehber'e konuk olmak üzere Haçili köyüne gidecegini bildirmis ve Rehber'in gönderdigi korumayla Haçili'ye giderken karsisinda arkadasini Aliser'i bulmustu. Aliser, Sevket'in Rehber'in yanma gidecegini daha önceden sezerek, acele Rehber'in yanina giderek Sevket'i kabul etmemesini söylemisti. Onun kendisiyle amcasi arasina ayrilik koyacagini bildigi için bu konuda Rehber'i uyarmaya çalismak aniaciyîa Seid Riza'nm yanindan Haçili'ye gelmisti. Sevket Rehber'in yaninda bir gün konuk olmus ve ertesi gün Rehber'i yanma alarak Elazig'a getirmis, general ile konusturmustu. General, Rehber'e birçok vaadde bulunmus, paralar vermis, kisacasi amcasi Seid Riza'ya karsi cephe almasini saglamayi basarmisti. Seid Riza bü'tün bu olaylardan haberdar olmustu.
Alpdogan yayinladigi genel bir duyuru Ile bütün Dersim asiretlerinden 200 bin martin tüfegi istiyordu. Bu sayiya her asiret nüfus yogunluguna göre katilacakti. Dersinililer yapilan duyuruyu anla-'nazliktan geliyor ve ellerinden geldigi kadar savunma hazirliklarinda bulunuyorlardi.
Kurmay Binbasi Sevket, Hozat asiretlerinin arasinda durmadan Basmakta, aynhk ve sürtüsmeler çikarmaya çalismaktaydi. Yapti Propagandalarda hükümetin bütün önlemlerinin Dersim'in yola getirilmesi için alindigini, basta yola getirileceklerin Seid Riza ve taraflari olan asiretler oldugunu, diger asiretler de silahsizlandirildiktan sonra yerlerinde serbest birakilacaklarini söylüyordu.
Hain Rehber de her konuda Sevket'le isbirligi yapiyor ve bir taraftan da amcasi Seid Riza'ya ve asiretlerin halkina sadik görünmeye çalisiyordu. Hükümeti aldatmakta oldugunu ileri sürüyor ve sonuçta amcasiyla isbirligi yaparak Türk ordulariyla çarpisacagini ve asiretlere karsi ihanette bulunmayacagini bildirerek ikiyüzlü bir politika izliyordu. Ayni zamanda da Elazig ve Hozat kahvelerinde Sevket'in her defasinda kendisine beser bin lira verdigini övünerek anlatiyor, bosbogazlik ederek foyasini meydana koyuyordu.
Bu sirada Demenan ve kismen de Nazimiye asiretleri sinirlarinda yapilmak istenilen askeri karakol binalarina hücum ederek, daha tamamlanmadan bu binalari tahrip ederek askerleri silahtan arindirmaya baslamislardi.
Seid Riza ise Gerenal Alpdogan'a Dersim hakkindaki kanunun ortadan kaldirilmasini ve Dersim için özel ve ulusal haklan saglayan saygideger bir idarenin olusturulmasini devamli istiyordu. Bu öneriye karsi General Alpdogan jandarma alayini ve dokuzuncu firkayi Dersim'in sinirlarina ayiriyor ve Diyarbakir'dan her sabah onar tane uçak gelerek Dersim'in üzerinde uçuyordu.
Ailik sessizlik bozulmus ve ortalik karismis oldugundan her tarafta çatismalar baslamisti.
Kis basmis oldugundan savas uzun sürmemis ve Dersim kapali kaldigi için çatismalara son vermek zorunlulugu ortaya çikmisti.

Dersim Savasi (1937)

1937 yilinin ilk baharinda her tarafta Türk faaliyeti baslamisti. Merkezlere yakin bulunan DersimlIler toplanilarak kitalara sevkedi-liyorlardi. Kislalarin yaptirilmasina yeniden baslanmisti. Savas uçaklari silahsiz bölgeleri bombaliyordu.
Silah toplamak bahanesiyle Yusufan asiretinin üzerine askeri bir müfreze gönderilmisti. Bu müfrezenin askerlerinden bazilari fakir bir kiza tecavüz etmislerdi. Bunu haber alan asiret reisinin oglu Findik, askeri müfrezeye hücum ederek bölge disina püsDersimmeye zorunlu kalmisti. Bu nedenle Mazgirt bölgesinde çarpismalar baslamisti.
Seid Riza'nin oglu Bra Ibrahim, Hozat'a gelerek Abdullah Alpdogan idaresinin yöneticileriyle iliskiye geçmis ve yapilmakta olan askeri harekatin adil bir sekilde yapilmasini babasi adina dilemisti. Bra Ibrahim geri dönerken Kurmay Sevket'in hazirlamis oldugu bir plan geregince Kirgan asireti sinirlari içinde Dest köyünde konuk bulundugu evde gece uyurken feci bir sekilde öldürülmüstü. Genç evladinin kahpece öldürülmesine üzülen Seid Riza, Kirgan asiretinin merkezi olan Sin köyünü kusatarak katillerin teslimini dilemisti. Türk generali bu hakli istegi yerine getirmedigi gibi, Bra Ibrahim'in katilleri Kurmay Sevket'in korumasina alinarak ödüllendirilmislerdi.
Bu siralarda Suriye'ye siginan Dersim yurtseverlerinden ve Hasanan asireti reislerinden Mehmet Emin Bey'in oglu Fasih, bir Dersim fedai müfrezesiyle Diyarbakir'a oniki kilometre uzaklikta Kara köprü bölgesinde Türk karakollarina rastgele bir baskin yapmisti.
Ankara hükümeti bu olayi da Dersimle ilgili göstererek içisleri bakanini Diyarbakir'a göndermis ve Diyarbakir kolordusunu da Yusiifan asiretine hücum ettirmisti. Diger taraftan da Elazig'dan firka kumandani Ismail Hakki kuvvetleri Seid Riza'nin bölgesine hücuma baslamislardi. General Alpdogan Kirgan asiretini kandirmayi basarmis ve bu gafil asiret Türk kuvvetlerine rehberlik yapmisti.
Seid Riza ile birlikte Bahtiyar asireti de savasa girmek zorunda kaldigindan harp alani genislemisti. Çatismalar Hozat'in Bahtiyar, Yukari Abbas, Karabal ve Ferhat asiretleriyle Nazimiye ilçesinin Haydaran, Mazgirt ilçesinin Demenan ve Yusufan asiretlerinden olusan yedi asiret üzerinde siddetlenmisti. Geride kalan asiretler ise tarafsiz kalmislardi.
Dersimler saldiriya geçmis ve Ismail Hakki kuvvetlerini Hozat yönünde gerilemeye zorunlu birakmislardi. Bu durum nedeniyle Erzurum-Erzincan kolordulari da harekete geçmisti. Diyarbakir'dan yedinci kolorduya bagli uçak birligi de Elazig'a getirilmis, savas alaninda zehirli ve bogucu gaz bombardimanlarina baslanmis ve Dersimliler bir Türk tankim tahrip etmeyi basarmislardi.
Türk hükümeti Bati illerinde yerel seferberlik Ilan ederek 26, 27, 28 dogumlulari silah altina almis ve General Ismet Inönü, Dersimdeki kitalari teftise gelmisti.
Seid Riza, General Alpdogan'a yeniden basvurmus ve Dersim ulusal haklarina saygi gösterilmek ve oglunun katilleriyle ortaklarinin yasanin pençesine teslim olunmasi kosuluyla askeri kuvvetlerden alinan savas araç-gereçlerini ve esir edilen subaylarla, erleri geri göndermeye razi olacagini bildirmisti. Alpdogan ise bu öneriye karsi, Seid Riza ile mücadele ortaklarinin 80 bin mavzerle birlikte kayitsiz sartsiz teslim olmalarindan baska çareleri olmadigini bildirmisti.
Harp yeni bir siddet asamasina girmis, taraflar çok büyük kayiplar vermeye baslamislardi. Türkler teslim olan fakir ve silahsiz halki tamamen imha ediyorlardi.
Bu sirada Seid Riza'nin kardesinin oglu Rehber Hozat yöresinde penami köyünde tarafsizligim ilan ederek Türklerle iliskisini korumaya devam ediyordu.
Dersim kamuoyunu aldatmak için Türkler Rehber'in Hozat'tan kaçarak asi kuvvetlerle isbirligi yapmakta oldugunu resmi bir açiklama ile duyuruyorlardi. Rehber bir kisim adami ile ilk önce Bahtiyar asiretiyle birlesti. Rehber bir Türk casusu olarak Dersimler arasina girmisti ve Dersim kuvvetleri hakkinda elde ettigi bilgileri günü gününe Türklere ulastirdigi anlasiliyordu.
Rehber amcasi Seid Riza'ya haber göndererek elini öpüp af dilemekte oldugunu, Türk hükümetinin planlarini anladigindan nefret ettigini ve Türk ordulariyla çarpisacagini bildirdigi zaman Seid Riza bu sözlere inanmadigini belirtmisti. Diger asiret reisleri ise Seid Riza'nin bütün açiklama ve israrlarina karsin Rehber'e Inanmis ve bati cephesinde savasmak üzere Rehber'in gelmesine razi olmuslardi.
Rehber düzenledigi plan geregince Aliser'in idaresindeki bölgede amcaogullarindan olup, aldatmayi basardigi Misto Sure'nin torunu Vankli Efendi'yi yanina alarak Türklere karsi harbe baslamisti. Zaten Rehber'in savasçiligi, silahsorlugu, cesareti ve barbarligi Dersimler tarafindan biliniyordu.
Harbin agirlik merkezi Seid Riza'nin üzerinde olup, savas planlarini da Aliser düzenliyordu. Bu nedenle General Alpdogan'nin tek amaci Aliser'i imha ettirmekti. Bu amacin gerçeklesmesi için Rehber obes gün süreyle savasa katilmisti. Kahpe ve kurnaz Rehber Seid Riza'dan baska diger bütün reislerin, hatta Aliser'in bile güvenini kazanabilmisti.
Seid Riza'nin karargah merkezi Holvori, Vank, Aliser'in ise Agdat idi. Tujik dagi eteginde bir magarada ailevi bîr siginagi da vardi. Rehber her zaman Aliser ile iliski kurdugundan Seid Riza'nin bütün planlarini Ögrenmisti.
Daha fazla insan kaninin dökülmesini önlemek amaciyla Seid Riza Aliser'in Iran veya Irak'a siginarak Fransa ve Ingiltere hükümetlerinin yardimini dilemesini kararlastirmisti. Bu karari Ögrenen Rehber, Aliser'in savas alanindan uzaklasacagi günden bir gün önce sekiz silahli arkadasiyla birlikte Aliser'in ziyaretine gitmisti. Bu ani ziyaretin nedenini soran Aliser'e, aç ve yorgun oldugundan birkaç saat dinlenecegini söylemisti. Zavalli Aliser konuklarina yiyecek hazirlarken namert ve alçak Rehber onun üzerine ansizin ates etmis ve bu essiz Dersim kahramanini sehit etmisti. Sasiran esi kendisini kocasinin üzerine atarak "Aman kavala mi mekujin" (aman arkadasimi vurmayin) diye bagirmis ve ölmüs oldugunu görünce tabancasini çekerek hain Rehber'e ates etmis, mermi Vankli Efendi'nin tepesine isabet ederek cansiz düsürmüs, fakat alçakligin sonuna kadar gitmeye karar vermis olan Rehber silahini Aliser'in benzersiz esine, bu kahraman Dersim kizina da yönelterek onu da kocasinin cesedinin üzerine cansiz düsürmüstür.
Dersimlilerin ve Insanligin yüzkarasi olan ve Dersim kurtulus savaslari tarihinde adi sonsuza kadar lanetle anilacak olan alçak Rehber, beyinlerinde Dersim bagimsizlik ve kurtulus güneslerini tasiyan Aliser ve esinin baslarini kestirmis, torbalara koydurmus ve ayni günün gecesinde adi geçen bölgeden kaçarak gizli parolayi verip Türk bölgesine geçmistir. Sehitlerin baslari taniyanlar tarafindan iyice teshis edildikten sonra hain Rehber bunlari Elazig'a getirmis ve resmi dairesinde Alpdogan'a teslim etmistir. Elazig Türkleri bile bu olayi nefretle karsilamislardir.
Aliser'in ve esinin sehadeti, Seid Riza ile Dersim asiretleri üzerinde pek derin bir üzüntü ve tepkiye neden olmustur. Rehber haini ise artik yüzündeki maskeyi atarak açiktan açiga Türk istihbaratinin emrinde çalismaya baslamistir.
Burada öykümüze bir ara vererek sehit Aliser'in yasam Öyküsünü vermeyi yerinde buluyoruz.

Dersim Savasi (1937)

Savas bütün siddetiyle devam ediyor ve agirlik merkezi Bahtiyar asiretinin üzerine yüklenmis bulunuyordu. Seid Riza bizzat savas alanindaydi. Türk askeri kuvvetleri Dersim ormanlarini atese vermis oldugu için yanginlar Dersim bölgesinin birçok yerini sarmis ve geceleri dehset verici yanardag manzarasi olusturuyordu.
Kureysan asireti de Seid Riza'nin yardimina kosarak savasa katilmisti. Bahtiyar asireti reisi Sahin harbi idare ediyordu. Hain Rehber, Bahtiyar asireti arasinda bulundugu zaman onun kandirislarina kapilmis olanlardan Pirço'nim oglu Hidir'in hakikaten hainlerin safina geçmis bulundugunu olaylar kanitlamakta gecikmedi.
Sahin Aga haftalarca uykusuz kaldigindan bir-iki saat uyumak zorunda oldugunu Hidir'a bildirmis ve uyanincaya kadar nöbet beklemesini önermisti. Sahin uykuya dalar dalmaz melun Hidir, Sahin'in basina bir kursun sikmis, onu yerli yerinde sehit etmisti. Ihanet ortagi Rehber'in yaptigi gibi, o da Sahin'in basini kesmis, gece karanligindan yararlanarak asiret bölgesinin disina çikmis, dogruca Hozat'a giderek Sahin'in basini kumandanina teslim etmis, kendisinin affedilmesini dilemisti. Ama düsman hesabina katilligi seçmis olan bu alçak ve arkadaslari Hozat'tan döndüklerinde önlerinde pusu kurmus olan sehit Sahin'in kardesi ve amca çocuklari tarafindan mitralyöz atesiyle imha edilmislerdi.
Kiymetli önderini kaybetmis olan Bahtiyar asireti, güçlü düsman kuvveti karsisinda bir süre dayandiktan sonra dayanma gücü kirilmis, kismen yenilmis ve kismen de imha edilmistir. Bu sekilde bu bölge düsman isgali altina geçmis ve sag kalan bir kisim kuvvet Seid Riza asiretine katilmistir.
Seid Riza'mn küçük oglu Hüseyin Resik savas sirasinda uçak sarapneliyle yaralanmisti. Bunu haber alan Türk Istihbarat reisi Sevket, Seid Riza'nin büyük esine haber göndererek kendisiyle görüsmek istedigini bildirmisti.
Seid Riza'nin küçük esine karsi olan büyük esi Elif Hatun, Sevket'in görüsme önerisini kabul etmis ve bu görüsme sonucunda zavalli yasli kadin aldatilarak, yarah oglu Hüseyin'i Elazig'a götürüp tedavi etmek üzere Sevket'e emanet etmisti. Sevket yarali çocugu Elazig merkez hastahanesine yatirmis ve tedavi ettirecek yerde babasinin planlan hakkinda bilgi vermesi için kendisine hayli iskence yaptirdiktan sonra, bu cesur aslan yavrusundan hiçbir sey alamayacagini kestirince kendisine bir annenin emanet biraktigi bu çocugu idam ettirmistir.
Elazig askerle dolmus, bir mahser manzarasi sergiliyordu. Her tarafta hummali hazirliklar, geceli-gündüzlü Dersim'e dogru akan asker, savas malzemesi ve tank atimi görülüyordu.
Seid Riza bölgesini terke mecbur olmus, tarafsiz kalan asiretler arasina geçerek bunlari da harekete katmaya ve savas alanini genisletmeye çalisiyordu.
Türkler Tujik dagi eteklerini tamamen isgal etmis ve buralarda ellerine geçen Dersim halkim merhametsizce Öldürmüslerdi. Tujik dagi eteklerinden Iksor vadisindeki büyük magaralara siginmis olan binlerce çocuk, kadin ve kiz; magaralarin agizlari genelkurmayin emir ve denetimi altinda çimento ile kapatilarak öldürülmüslerdi. Tiirk askeri tarihinin yüz kizartici bu olayinin belgeleri Genelkurmay dosyalarinda mevcut, planlarda bu magaralara 1,2,3, seklinde numaralar konularak isaret edilmis haritalardir. Birtakim magaralarin da agizlarinda ates yaktirilarak içeriye bogucu duman verilmis ve Içindeki zavallilardan birçogu dumandan bogularak ölmüs, bogulmamak için canlarim disari atanlar ise süngtilenerek Imha edilmislerdir.
Bahtiyar ve Kureysan asiretlerinin kadin ve kizlarindan büyük kismi da seref ve namus düsmani Türk'ün eline düsmemek için kendilerim uçurumlardan sarp taslar üzerine veya Munzur ve Parçik sularinin kurtarici derinliklerine atarak Dersim kadinina yakisir bir serefle ölmüslerdir.
Tarihin amansiz cilvelerinden birisi de ulusuna, ulusal davasina ihanet edenlerin bizzat hesabina hareket ettikleri kuvvetler tarafindan cezalandirilmis olmalaridir ki; bunun bir Örnegi de Kirgan asiretinin sonudur.
Kirgan asiretinin Türklerin kandirmalarina kapilarak Seid Riza'-um oglu Bra Ibrahim'i Türkler'in hesabina kahpece öldürmüs olduklari hatirlarda olsa gerektir. Iste, bu asiret de SeId Riza ve Bahtiyar asiretleri kuvvetlerinin çekilmesinden sonra da Türklere güvenerek yerlerinde kaldiklari için, Türk kuvvetleri tarafindan imha edilmis ve reisleri Sal oglu Salman ile esi Hatice de birçok iskencelerle karsilastiktan sonra Sin köyünde kursuna dizilmislerdir, Kir-gan asiretinden orduya siginanlar da birer birer toplatilarak; erkekler bulunduklari yerde kursuna dizilmis, kadin, kiz ve çocuklar samanliklara kapatilarak atesle yakilmislardir. Iste, Türke güvenen ve ulusuna ihanet eden bu asiretin feci sonu...
Türkler Kirganlilarm yerlerini askeri karargah yapmislar, meydanda kalan hayvanlarini orduya vermisler ve esyalari soygunculukta benzersiz olan Türk askerleri tarafindan yagmalanmistir.
Seid Riza'nin Koçan asireti bölgesi dahilinde Uzun Mese noktasinda bulundugunu sezen Türk kuvvetleri, bu nokta üzerine uçak bombardimani ve topçu hazirligindan sonra siddetli bir hücum yaparak bölgeyi sarmislardi. Durumun ciddiyetini gören Seid Riza bir yarma hareketiyle çemberi kirmayi ve Ovacik yönüne çekilmeyi basarmisti. Fakat bu basari çok pahaliya malolmustu. Çünkü Kozluca muharebesi adiyla anilan bu savasta Seid Riza ile birlikte savasa katilan küçük esi Besi ve büyük oglu Seyh Hasan, üç torunu ve bin kisiye yakin kuvveti sehit düsmüslerdi. Bu bölgelerde Türkler için kis mevsiminde savasmak olanaksizdi. Bu nedenle çarpismalara ara vermek zorunlulugu vardi. Sessizlik mevsiminde hile yoluyla çalismanin amaca daha çok uygun oldugunu kararlastiran ordu kumandani, Munzur daglarinda mevzilenmis olan Seyit Riza'ya Erzincan valisi araciligiyla haber göndererek Dersimlilerin isteklerinin kabul edilecegini, simdiden bütün orduya ateskes emri verilmis oldugunu, aslinda Dersim'in tek basina olan bazi asiretleri disinda diger asiretlerin üzerine henüz askeri hareket yapilmadigini, yapilmasina da gerek görülmedigini ve olusan zararlari ödemeye hazir olduklarim bildirerek Seid Riza'yi Erzincan merkezine getirmeyi basarmis ve orada yanindakilerle birlikte tutuklamisti (5 Eylül 1937).
Seid Riza tutuklu olarak vilayet konagindan çikarilirken etrafinda bulunan halka, "serefsiz ve yalanci hükümet" sözlerini söylemek ten baska hiçbir sey diyememistir. Erzincan'dan Elazig'a sevkedil-mis ve askeri harp divanina verilmistir. Yargilamasi yapilirken verdigi ifadede; ulusal amaç ugruna çalistigini, her yaptigi isle vicdaninin sesine uydugunu, milletinin ve vataninin yüksek çikarlarindan ve hürriyetlerinden baska amaç gütmedigini, yetmis yasini geçmis bir ömürden sonra da milli bir borç ugrunda ölümü pek degerli bir sonuç bildigini, üyesi oldugu ailenin hiçbir zaman yabanci islemlerine, dis propagandalarina kulak asmadigim ve asirlardan beri sadece vatani duygular ugrunda çalistigini, ama basarili olamadigini cesaret ve gururla söylemistir.
Harp divani baskani tarafindan yöneltilen sorular arasinda en çok dikkati çeken, güya Seid Riza'nin yaninda Rus kurmay subaylarinin bulundugu, Ruslarin ona cephane ve silah gönderdigi ve buna benzer birtakim hurafelerdi. Türkler tarafindan güya Koçan asiretleri içinde Ingiliz ve Fransiz kurmay subaylarinin bulunduguna iliskin çikarilan yalan haberlerin amaci ise silahsiz Dersim halkina karsi yapilan zulmü hakli göstermek ve bu sekilde dünya kamuoyuna Dersim ulusal harekelini bir yabanci tesvikinin ürünüymüs gibi göstererek aldatmakti.
Yargilama uzun sürmemisti. Seid Riza'ya idam kararini açiklamislardi. Seid Riza karari cesaretle dinlemis ve idamina iliskin son sözleri isitince yüzünde sevinç isaretleri görülmüstü. Seid Riza'nin küçük oglu Resik Hüseyin de ledavi edilmekte oldugu hastahane-den ayni gece alinarak babasi ve amcaogullari ile birlikte idam edilmisti. Bu vatan sehitlerinden baska ayni gece Yusufan asireti Reisi Kanber, Kureysan asireti reisi Seid Hüseyin ve Ali agalarla diger üç kisi idam edilmislerdir.
Dersim'in bagimsizligi ve Dersim ulusunun Özgürlügü davasi ugrunda sehit olan bu 11 Dersim kahramani hakkinda 10 Kasim 1937 tarihinde verilen idam karari, 18 Kasim 1937'de Elazig'in Bugday Meydani'nda safakla birlikte infaz edilmisti. Seyit Riza idam edilirken yüksek sesle, "75 yasindayim, sehit oluyorum.
Dersim sehitlerine karisiyorum. Dersim yeniliyor, fakat Dersimlük ve Dersim yasayacaktir. Dersim genci intikam alacaktir. Kahrolsun zalimler! Kahrolsun kahpe ve yalancilar!" sözlerini Zaza diliyle söylemis ve bu essiz Dersim kahramani ölümü korkusuzca karsilamistir. Bu arslanin yavrusu Resik Hüseyin de babasina dönerek, "Baba Dersim ulusu sag olsun" demistir.
Bu 11 kutsal Dersim sehidinin cenazeleri daragaçlanndan indirilerek Elazig sokaklarinda halka gösterildikten sonra yakilmistir.
Bu nedenle Seid Riza'nin yasam öyküsünü asagiya almayi kutsal bir borç sayiyorum.

Büyük Dersim Kahramani Seid Riza

Seid Riza Dersim'de dogmustur ve Dersim'In önderlerinden Seid Ibrahim'in ogludur. Seid Riza'nm soy durumunu açiklamak için önce Seid Ibrahim'in kim oldugunu bilmek gerekir.
Seid îbrahim bati Dersim'in Seyh Hasana» asiretinin kabile reisleri, yani Ocak sülalesinden sürüp gelen ve Dersimlerce en asil sayilan bir ailenin ogludur. Tarikat noktasindan da en yüksek derece olarak Rehber mertebesine varmis oldugu için kendisine Seid unvani verilmis. Bu sekilde gerek asalet yönünden ve gerekse manevi yönden Dersirn'in Seyh Kasanan asiretlerinin hepsi kendisini asiretlerinin bas evladi olarak tanimistir.
Dersim'in kuzey-dogu bölgesinde Dersimlilerin asil atalari adma armagan edilen Kaimen Sor ve Lirtik bölgelerinin Deri Ari köyünü Seid Ibrahim kendisine merkez yapmigii. Dört erkek çocugu olup bunlardan en küçügü Riza'ydi. Seid Ibrahim, oglu Rzza'da gördügü zeka ve kararlilik nedeniyle O'nü çok severdi. Bu nedenle ölümünden sonra asiretlerin idare Önderligini Riza'ya biraktigini vasiyetinde belirtmisti.
Dersimliler Seid Ibrahim'e baba anlamina gelen "Babo" ünvam-nmda veriyorlardi ve bunda hakli Idiler. Çünkü Seid îbrahim zamaninda Dersim tamamen bagimsiz bir durumda ve Türk hükümetinin zulüm ve ihtiraslarindan uzak bir halde tutmustu.
Merhum Seid Ibrahim ögrenimini büyük atam Colik Oglu Mehmet Ali Efendi'den görmüstü. Mehmet Ali Efendi, Seid Ibrahim'e Dersimlük düsüncesini telkin eden essiz bir Dersim bilginiydi. Seid Ibrahim oglu Riza'yi ayni düsünce ile egitmisti.
Dersimler Seid Riza'ya 'Rizo' ve 'Rayber' ve babasinin oglu anlamina gelen 'Lace Babayi' ünvanlanyla seslenirlerdi. Sahsinda tavir ve hareketlerinde Dersim karakteristigi, Dersim civanmertligi ve Dersim fizyonomisinin bütün özellikleri görülmekteydi.
Babasinin ölümünden sonra Lirtik'ten göç ederek Tujik dagi ete-gindeki Agdal köyüne yerlesmisti.
Seid Riza neseli ve sakayi seven birisiydi. Asiret üyeleriyle sakalasmaktan ve en küçük kisiye bile hizmet etmekten zevk duyardi. Kendisini ziyarete gelenleri, kim olursa olsun karsilamaya kosar, yoksullara yardim eder ve herkese elinden gelen iyiligi yapardi. Kendisi de zaten devamli fakirdi. "Ben fakir bir Rizo'yum" derdi. Asiret üyeleriyle bir sofraya oturur; güler, ikramda bulunur, yaslilara hürmet gösterir, küçüklere bir kardes gibi davranir ve bütün Dersimler'in kardes olduklarini tekrar ederdi.
Seid Riza hem büyük bir Dersim ve hem de yüksek ruhlu bir insandi. KIbir ve azamet gösterenlerden nefret ederdi. Asiret üyeleri gibi giyinir ve onlardan ayrilacak hiçbir isaret tasimazdi. Alçakgönüllülügü o kadar genisti ki hirs, kin ve düsmanlik tasimazdi. Asireti içinde bütün bireylerin yasayis biçimlerinde maddi ve manevi bir esitlik ve düzen kurulmasina dikkat ederdi. Genel toplantilarda, bütün Dersimler'in sürekli bir aile ve ocak evladi olduklarini ve kardeslik baglariyla birbirlerine bagli bulunduklarini, saadet ve felakette ortak olduklarini propaganda ederdi. Dersimlügün tutsakliktan kurtulmasi, bagimsiz ve hür bir vatana sahip olmasi için her Kürdün çalismaya ve gerektiginde ölmeye borçlu oldugunu ilan ederdi.
Seid Riza tam bir insandi demistik. Bunun kuru bir sözden ibaret olmadigini bu büyük Kürdün özellikle Türk zulmünden kaçip Dersim'e siginan onbînlerce çaresiz Ermeni'ye gösterdigi koruma ve öz kardes uygulamasi en açik kanitlardan birisidir.
Her iste asiret üyeleriyle tartisir ve görüserek onlarin oylarini almadan asla girisimde bulunmazdi. En basit bir Kürdün bile fikir ve yorumuna önem verirdi. Bunu bir öraek olayla anlatmaktan kendimi alamiyorum.
Sejd Riza'mn bir çesme basinda Erzincan Valisi Ali Riza ve Ankara'dan gönderilen Erzincan Milletvekili ve Müftüsü Haci Fevzi ile tartistigini geçen bölümlerde yazmistim. Bu tartismalar arasinda çesme basindaki büyük bir dut agacinin üzerinde dut yemekte olan ve ayni zamanda Türk heyetiyle yapilan tartismalara kulak veren Seid Riza'nm genç hizmetçisi Kumo, bir aralik agacin üzerinden söze karisarak ve Zaza diliyle Seyit Riza'ya, "Rayber Rizo fikirleriniz dogru degildir" demis ve efendisini elestirmeye koyulmustu. Seid Riza basim yukari kaldirip dut agacinin üzerindeki Kumo ile bir hayli tartismada ve bilgi alisverisinde bulunmustu. Bu konusma toplantida hazir bulunan binlerce Insanin ve hatta Türk heyetinin hayret ve dikkatini çekmisti. Zaza diliyle yapilan bu tartisma sonunda Seid Riza hizmetçisi Kumo'ya, "Oglum senin sözlerin ve düsüncelerin daha uygundur" demis ve bundan sonra Türk heyetiyle yaptigi tartismalarda, Kumo'nun fikirlerini ileri sürmüstür. Dünya demokrasisine en güzel bir örnek olmaya layik bu olay bütün asiret üyelerinin alkis tufaniyla karsilanmisti.
Bu bir tek Örnek Seid Riza'nm ne kadar halkçi ve ne kadar büyük bir demokrat oldugunun en açik bir Örnegidir.
Seid Riza Erzincanlilara güvenir ve Hozat Elazig merkezlerinden rahatsiz oldugu zamanlar Erzincan merkezine basvururdu. Iste, bu güveni nedeniyle kendisine Erzincan'in verdigi söz ve vaade inanarak Erzincan merkezine gitmis ve orada yukaridaki satirlarda bildirdigim sonla karsilasmisti.
Seid Riza yasinin ilerlemis olmasina karsin saglam bünyeli, dinç ve çevikti. Özel egitimini merhum babam Ibrahim Efendi'den görmüs ve yüksek zekasi sayesinde bilgilerini genisletmis biriydi. Hayatim milleti ugruna harcamis olan bu essiz Dersim kahramanina allan rahmet etsin.

1938 Dersim katliami:

1938 yili ilk baharinda Türk ordulari ardi arkasi kesilmeyen bir çalismayla seri atesli ve büyük çapli toplar, tanklar, uçaklar ve nehirlerde kullanilacak geçit ve insaat araçlari hazirlamakta ve bunlari Dersim'in etrafina yigmaktaydilar.
Dersimlilere gelince, hiçbir taraftan yardim görmeyerek sadece serefle ölmeyi kararlastirmis ve imanlarina dayanmis bulunuyorlardi.
Kiirtler'in uygar dünyaya, büyük ve küçük devletlere yaptiklari basvurular hiçbir sonuç vermemis, hiçbir tepki yaratmamisti. Insanlik denilen Insafsiz varlik, tarihî bîr milletin hayatinda sekillenecek olan kanli sahneye seyirci kalmaya ve zalimlere sessizlikle destek olmaya karar vermisti sanirsin.
Türkiye hükümeti Cenevre ve Lozan Baris Konferanslari sonucunda azinliklarin haklarina saygi gösterecegine söz vermis oldugu için bu söze sadik kalmasi kendine tavsiye edilmistir gibi insafsiz bir yanitla, uluslararasi diplomasi kendini vicdani sorumluluktan kurtarmis ve Dersim milletini avutmak haksizligina düsmüstü. Oysa Türkiye'de bulunan yabanci siyasi temsilciler ve konsolosluklar araciligiyla bütün devletler hazirlanan katliami görüyor ve günü gününe olaylara tanik oluyorlardi. Örnegin Londra Radyosu "Türkiye'de milli hak ve bagimsizlik davasi ugrunda Dersim Dersimleri savasiyorlar" diye yayinda bulunmasina ve bazen de Türk kuvvetlerinden az sayidaki Dersim azinligina karsi hücumlarina isaret etmesine karsin, dünya barisinin devamini ve zayif milletlerin haklarinin korunmasini üstlenen Cenevre Milletler Meclisi hiçbir seyden haberi yokmus gibi sessizligini koruyordu.
Türkiye Basbakani'nin Dersindiler hakkinda Türk parlamentosundaki degisik konusmalari, artik yapilmasi kesinlesmis olan imha planim tamamen açikliyor ve hatta Türkiye milletvekillerinden Yunus Nadi'nin yayinladigi Cumhuriyet Gazetesi 30 Haziran 1938 tarih ve 5000 sayili baskisiyla Türkiye Basbakani Celal Bayar'in söylevini inceleyerek, "Dersim1 de askeri harekat yapacagiz" baslikli yazisinda sunlari yaziyordu:
"Türkiye hükümeti bu sene Dersim meselesini tekrar ele alacak ve bu mintikada askeri mahferler yapacagiz, köprüler insa edecegiz ve mektepler açacagiz. Arzu ediyoruz ki, askeri hareketler de tevakkuf etmeksizin devam etmekle bulunsun. Geçen sene büyük kuvvetlerimizi mezkur mintikada tahsil ettik ve bazi mintikalarda müsademeler oldu. Bu sene de azmedilen mesele ayni mintikada askeri harekatlara devam ve yoketme tatbikati yapmaktir. Söyle ki; ordularimiz pek yakin bir zamanda Dersim mintikasinda manevralar yaparak ve ondan sonra bu mintikanin sakinlerini tamamen kaldiracak ve bu meseleyi esasindan kesecektir" diyor ve "Türkiye Basbakani'nin Millet Meclisi'nde verdigi söylevin anlami budur" diyordu.
Oysa eski Basbakan Ismet Inönü 1937 yilinda Seid Riza'mn idami nedeniyle yaptigi açiklamada, "Dersim meselesini ortadan kaldirdik, son verdik; Dersim sorunundan kurtulduk, Dersim'i her türlü askeri hareketlerle temizledik" diyerek, dünya kamuoyunu aldatmisti.
Bu duruma göre, Celal Bayar'in 1938'deki demeci ve Türk ordularinin yeniden Dersim'e hareket hazirligi yapmasi Inönü'nün 1937 yilindaki demecini yalanlamakla beraber, Dersimlilerin ulusal savunmaya devam ettiklerinin ve Türk ordularina tamamen bas egmemis olduklarinin açik bir kanitiydi.
Celal Bayar'in bir taraftan Dersim'in kalkindirilmasi için köprüler yapilacagindan ve okullar açilacagindan sözederken diger taraftan DersIm'e kesin askeri harekat yapilacagindan bahsetmesi, sözlerinin ilk cümlelerinin dünya kamuoyunu aldatmak için yapilan bir hile oldugunu ve hazirlanan katliami maskelemek için bir temdin girisimi süsü verilmek istenildigini anlamak güç bir sey degildi.
Basbakan Celal Bayar'in bu hilesine yabanci politikacilarindan bir çogu aldanmis ve hatta Sam'da çikan "El Ihbar" gazetesi 13 Temmuz 1938 gün ve 419 sayili nüshasinda Londra'dan aldigi çevirisi asagida yazili haberi yayinlamisti.
"Türkiye'de Dersim isyani siddetlendi. Dersimler Türk kitalarina hücum ettiler ve yenilgiye ugrattilar" basligi altinda söyle deniyordu:
"Londra- Dünkü gazeteler Türkiye'de Dersim bölgesinde siddetli isyanlarin çiktigim degisik kaynaklardan aldiklari bilgilere dayanarak yaziyorlar. Dersimler, Türk birliklerine hücum ederek yenilgiye ugrattilar. Türkler'den birçok yarali ve ölü var. Bazi inanislara göre bu isyanlar Rusya'nm para ve silahlariyla beslenmektedir. Bu isyani bastirmak için Türkiye hükümeti büyük askeri kuvvetler göndermistir. Dersim'm bütün bölgelerinde bildiriler dagitilarak bütün Dersimler birlige davet edilmekte ve Türk boyundurugundan kurtulmak için çarpismalari istenmektedir."
Bu gibi haberlerin gerçekle hiçbir ilgisi yoktu. Çünkü 1936 yilindan beri mahsur kalmis olan Dersimlilerin Rus hükümetiyle iliski kurmasina elbette olanak yoktu ve olamazdi.
Dersim hakkinda hazirlanmis olan katliama herhangi bir sekilde engel olabilirler düsüncesiyle, Türkiye hükümeti disarâ'da bulunan mülteci Türk siyasetçilerinden dahi kuskulanarak ara bir kararla af Ilan etmis ve bu gibi kisilerin de Türkiye'ye getirilmesini saglamisti. Nitekim bu olay da Dersim ve Dersim sorununa azami bir önem verildiginin kanitidir.
Bu af karariyla 1938 yili Temmuzu'nun sonlarinda Suriye'de bulunan Refik Halit, Ali Hilmi ve arkadaslari da (ki bunlar arasinda aslen Dersim olanlar da var) Türkiye'ye dönmüslerdi.
Türkiye hükümeti Dersim'i asi ve saldirgan göstermek ve aldigi önlemlere bir savunma süsü vermek için yabanci basma asilsiz haberler yaymaya devamda kusur etmiyordu. Bunlardan birkaçini asagiya aliyoruz.
Beyrut'ta çikan "Errabita-Essarkiye" gazetesinin 30 Temmuz 1938 gün ve 623 sayili nüshasinda; "Dersim bölgesinde siddetli çatismalar" basligi altinda su haber veriliyordu:
"Atina- Türkiye'den gelen haberlere göre, Dersim bölgesinde on günden beri siddetli çatismalar devam etmektedir. Birçok kabile harbe katilmistir. Türkiye hükümeti savaslara büyük askeri kuvvetler göndermis ve bu kuvvetlere top, uçak, projektör ve büyük tanklari da katmak zorunda kalmistir. Dersimler bu kuvvetlere toptan hücum etmislerdir. Türkler, Dersim Dersimleri'ni Dersim daglarinda sarmayi basaramamislardir."
Dersim'in savunma savasim bir isyan içeriginde göstererek, dünya yayin ve basinina haberler yayarak Türk hükümetinin yaptigi hile bazen ters sonuçlar veriyordu. Buna örnek olarak Sam'da çikan ve Arap kamuoyunun yayini olan "Elifba" gazetesinin 4 Agustos 1938 gün ve 5252 sayili nüshasinda, "Dersim'de Dersim isyani" ve "Türkiye Basbakani'mn açiklamalari isyanin varligini kanitliyor" basligi altindaki su yazilari gösterebiliriz:
"Uzun zamandan beri talgraf ve dünya ajanslari haberleri devamli Türkiye'nin Dersim bölgesinde Kür! hareketinden sözetmek-tedir. Isyanin yeniden bas göstermis olduguna ayrica isaret edilmektedir. Oysa Türkiye hükümeti böyle bir durumun oldugunu resmen yalanlamaktadir. Geçen yil bu isyanlarin bastirildigi bildirilmekte ve Dersim'de emniyetin hüküm sürdügü eklenmesine karsin, Türkiye Hükümet Baskam Celal Bayar'in Türkiye Millet Meclisi'-nde dün yaptigi ve radyolardan yayinlanan açiklamasina göre, Ankara Hükümeti'nin simdiye kadar isyani bastirmayi basaramadigi ve gerçegi kamuoyundan gizlemis oldugu anlasiliyor. Çünkü hükümet baskani, Dersim bölgesinde büyük askeri manevralar yapilacagim ve Dersim'de son günlerde çikan isyanlari bastiracagim ve bu amaçla üç büyük ordunun hemen Def sim e gönderilecegini bildirmekle birlikte, bu ordularin tank ve uçaklarla donatilmis bir sekilde manevralara katilacagini açiklamistir... Bu dehsetli açiklama halka gerçegi anlatmis ve Dersim'de isyanin varoldugunu itirafla birlikte, durumun pek tehlikeli oldugunu da kanitlamistir."
Türkiye hükümeti bir taraftan dünya kamuoyunda karisiklik yaratmaya devam ederken, diger taraftan da yapilan zulümleri dünya uygarligina bildiren ve Türkiye sinirlari disinda bulunan Dersim aydinlan hakkinda da siyasi Türk temsilcileri araciligiyla yabanci devletler disisleri bakanliklarina basvurmus ve bunlarin Türkiye'ye teslimlerini istemisti. Uluslararasi hukuka aykiri olan bu istek hiçbir devlet tarafindan kabul edilmemis ve Dersim aydinlarinin çalismalan-na engel olunmamistir.
Türkler, Dersim sorununun ortak bir tehlike olduguna komsu devletlerden bazilarini kandirmayi basarmis ve maalesef bunlarla birlikte Dersimler aleyhinde ortak önlemler alinmisti. Bu konuda Sam'da çikan, "El Amel-El Kavim" gazetesinin 7 Agustos 1938 gün ve 52. sayisinda Istanbul, Atina ve Bagdat muhabirlerine dayanarak verdigi asagidaki haberler sorunun Önemini açiklamaktadir.
"Tehlikeli anlasmalar..."
"Dersimler Türk ordularina hücum ederek bir kismini yendiler. Bu nedenle Irak, Iran ve Türkiye birbirlerine yardima karar verdiler."
"Istanbul- Dersim isyani siddetlendiginden, Dersim'e 3. Kolordu Türk askeri daha hareket etmistir. Isyani bastirmak için yeniden çatismalar baslamistir."
"Atina- Siddetli sansüre karsin, aldigimiz dogru ve degerli bilgilere göre, Dersim Dersimleri, Dersim daglarinda Türk kuvvetlerini kirmislar ve birçok silah, cephane ve yiyecek elde etmislerdir. Bu zaferin üzerine tarafsiz kalmis olan kabileler de kadin, kiz ve hatta çocuklariyla savasa katilmislardir. Türkiye hükümeti orduya devamli yardim göndermektedir."
"Bagdat- Dersim fitnesini bastirmak üzere Hamit Sapçi kumandasindaki askeri birlikler Sesler bölgesine gönderilmistir. Üç devlet sinirlari arasinda Dersim isyan hareketinin genislememesi için karsilikli önlemler alinmasi konusunda Irak, Iran ve Türkiye hükümetleri arasinda görüsmeler sürmektedir."
Yukaridaki yayinlardan çikarilabilecek biricik anlam; Dersim vatanini ellerinde bulunduran üç devletin bu ulusu imha için ortak bir plan çizmis olduklaridir. Bu plani uygulamak için de yabanci tahriki ile çikmis bir Dersim isyanindan sözederek, yapilacak katliami dün ya medeni halklari karsisinda maskelemek hedefinin takip edilmekte oldugudur. Çünkü çoktan beri ortak bir plan hazirlamis olan bu devletler, Dersimler'in dis dünya ile iliskilerini tamamen kesmis olduklari için Dersimler'iti Ruslar'dan yardim görmüs olmasini ileri sürmeleri akil ve mantikla alay etmelerinden baska bir sey degildi.
Gün geçtikçe Türk ordularinin Dersimler'in ölüm-kalim mücadelesi karsisindaki basarisizliklari dikkati çekmeye baslamisti. Bunun en açik kanitlarindan birisi Sam'da çikan ve o zaman hükümetin yan resmi organi olan "El Kabes" gazetesinin 13 Agustos 1938 gün ve 1470 sayili nüshasinda Atina muhabirine dayanarak verdigi asagidaki haberdi: "Dersim'de Dersim isyani canlandi." "Hükümet manevralar bahanesiyle ordular gönderiyor." "Atina-(Sark-El-Arabi)- Siddetli sansüre karsin Türkiye'de çikan Dersim isyani hakkinda kiymetli bilgi alinabilmistir. Yeni ve büyük kuvvetler yeniden Dersim üzerine gönderilmistir. Türkiye hükümeti tela§ içindedir. Dersim isyanini bastirmak amaciyla Türkiye hükümeti yillik askeri manevralarini Dersim bölgesinde yapmaya karar vermistir. Bu durum Türk hükümetinin askeri, siyasi ve mülki makamlarinin ne derecede korkunç bir durumda bulunduklarim ve Dersim isyaninin ne kadar önemli oldugunu göstermektedir. Bu manevralar aracigiliyla güdü/en amacin, isyan bölgesinin temizlenmesi oldugunu hükümet itiraf etmistir. Alinan son haberlerden anlasildigina göre, Türkiye hükümeti Dersim memleketinde toplumsal bir kalkinma gerçeklestirmek için hiçbir karar almayi basaramamistir."
Dersim Dersim, varligini ve ulusal serefini korumak için o kadar cansiperane çarpisiyor ve bu ölüm-kalim savasinda o kadar harikalar gösteriyordu ki, o zaman Türkiye'yi idare eden basbakan ve disisleri bakani bizzat savas alanina gelmis ve mücadeleyi yakindan izlemek geregini görmüslerdi. Dersim bütün dünyadan tecrit edilmis, kendi talihine birakilmis olarak umutsuz biçimde çarpisiyor ve damla damla ölüyordu. Kahraman bir milletin bu ölümüne medeni dünya seyirci duruyordu. Türk zalimlerinin üstün kuvvetleri karsisinda aslanlar gibi dövüsen bir avuç Dersim kahramaninin yarattigi harikalar, Avrupa basini tarafindan bir din gericiligi, bir yabanci tahriki diye gösterilmeye devam edip gidiyordu.
Türk ordulari Türkiye'nin her tarafindan Dersim yönüne hareket etmis ve her türlü askeri modern malzemeyle donatilmis olan bu kuvvetler, silahsiz denilebilecek kadar ilkel silahlarla kendini koruyan Dersim Dersimi öldürmeye çalisiyordu.
Dersim'in tamamen imhasi planini maskeleyen manevra sorununun bir bahaneden ibaret oldugunu, bu manevraya askeri islerle ilgisi olmayan basbakan ve disisleri bakaninin da katilmasi kanitlamisti. Bu konuda Istanbul'da çikan "Cumhuriyet" gazetesinin 24 Agustos 1938 gün ve 5130 sayili nüshasinda yayinlanan su haber dikkati çekmektedir:
"Basbakan ile Disisleri Bakani dün Elazig'a hareke! eltiler. Celal Bayar manevralarda kalarak Zafer bayraminda Istanbul'a dönecektir. Dün Özel bir vagon Ankara ekspresine baglanarak kentimizden Elazig'a dogru hareket etmistir. Basbakan hareketinden Önce Dolmabahçe Sarayi'nda büyük sef Atatürk'e saygilarini sunduktan sonra yaninda Disisleri Bakam Tevfik Rüstü Aras oldugu halde, 'Akar' motorüne binerek saat ondokuzda Haydar Pasa'ya geçmistir. Aldigimiz bilgilere göre Basbakan Celal Bayar bu sabah Ankara'da ancak bir-iki saat kalacaktir. Basbakani tasiyan özel vagon baska bir lokomotif tarafindan Elazig'a götürülecektir. Basbakan'm alana ulastigi gün büyük manevralarda görev alan karsilikli ordular birbirine kavusmus olacaktir."
Ayni gazetenin ayni nüshasinin baska bir sütununda; "Dersim Manevralari- Hareket bu sabah safakla beraber baslayacaktir" basligi altinda su haber yayinlanmistir:
"Elazig-23- Özel muhabirimizden: Bütün hazirliklari tamamlanmis bulunan Üçüncü Ordu'nun büyük manevralari yarin (bugün) safakla birlikte baslayacaktir. Bir haftadan beri Genelkurmay Baskani Fevzi Çakmak ile Üçüncü ördü Müfettisi Orgeneral Kazim ve diger kumandanlarin katilimiyla manevralarin iliskisi teshil edilmistir. Hareketa motorlu birliklerle hava filolarimiz da büyük oranda katilacaktir."
Ayni gazetenin bir gün sonraki 5131 sayili nüshasinda ise, "Dersim manevralari dün sabah basladi. Basbakan Ankara'da kisa bir dinlenmeden sonra Elazig'a hareket etti" basligi altinda su haber yayinlanmisti:
"Ankara -24- (AA) Elazig'a gitmekte olan Basbakan Celal Ba-yar, beraberinde Disisleri Bakani Tevfik Rüstü Aras oldugu halde bu sabah Anadolu ekspresiyle kentimize gelmis ve istasyonda kisa bir dinlenmeden sonra seyahatma devam etmistir. Basbakan istasyonda Büyük Millet Meclisi Baskani Abdülhalik Renda ile Bakanlar Ismet Inönü, milletvekilleri, Milli Savunma, Büyük Erkani Harbiye ve diger bakanlar tarafindan karsilanmis ve ugurlanmistir. Içisleri Bakani, Parti Genel Sekreteri Sükrü Kaya Basbakana eslik etmektedir.'"
Ayni gazetenin ayni nüshasinin baska bir sütununda ise;
"Elazig-24- (Özel olarak giden arkadasimizdan) Dersim bölgesindeki büyük askeri manevralar bu sabahtan itibaren baslamistir. Manevra alam Elazig-Dersim-Palu bölgesidir. Görev alan ordular, ilk temasi bu gün ögleden evvel yapmislardir. Bu ilk harekata hava kuvvetlerimiz de katilmislardir. Harekat sahasinda Maresal Fevzi Çakmak'la Milli Savunma Bakam Kazim Özalp'da hazir bulunmuslardir. Basbakanimiz Celal Bayar yarin aksam beklenmektedir."
Yakin Dogu'niin en önemli gazetelerinden olup Beyrut'ta yayinlanan Fransizca "L'Orient" gazetesi de, 7 Agustos 1938 tarih ve 26 sayili nüshasinda su makaleyi yayinlamisti:
"Dersim isyani 13 yasinda.
Ihtilal hareketinin hazirlayicisi Seyh Said asildi, ama savas asla durmadi"
"Dersim isyani 13 yasindadir. Onüç yildir Dersim halki silahim terketmemistir. Mus ovalarindan Ararat'a, Dersim daglarina kadar Dersim asiretleri küçük gruplar halinde Türk alaylarina karsi direnmektedirler.
isyan bastinlamamistir. fakat Türk Genelkurmay'i onu bastirmaya karar vermistir. Ankara'nin bu konudaki kararini 'Havas' dogrulamaktadir.
Istanbul 2 Agustos- Dersim bölgesinde yapilmakta olan manevralara paralel olarak Dersimler'in sik sik isyan etmekte oldugu Dersim bölgesinde meydana gelen yine karisikliklara karsi imha önlemleri alinacagini Basbakan haber vermistir.
Birçok tank ve uçakla takviye edilmis üç kolordu derhal hareket edecektir.
Dersim isyani nasil dogdu?
1925'îe Türk Cumhuriyeti'nin kaderi Fethi Bey'in elindeydi. Ilk büyük yenilik uygulamaya konulmustu. Fethi hükümetinin muazzam olacagi belli olan bir ise devamla görevli oldugunun anlasildigi sirada Seyh Said Mus ve Sason bölgelerinde Dersim isyan bayragini çekiyordu.
Ankara heyecan içindedir. Isyani derhal bastirmak gerek. ismet Pasa iktidara çagrilmis ve Fethi Bey elçi olarak Londra'ya gönderilmistir.
Türk ordusu genis çapli bir harekete baslamistir. Mus ovasinda baslayan meydan savasi aylardan beri devam etmektedir. Ordu büyük kayiplar vermis, operasyon hazineye 25 milyon liraya malolmustur.
Parlamento endise içindedir. Hükümet sinirlenmistir. Nihayet isyanin önderi Seyh Said ele geçirilebilmis ve Diyarakir'da meydan yerinde asilmistir.
isyan ortadan kaldirilmistir, daha dogrusu Ankara milletvekilleri ve gazetecileri öyle sanmaktadirlar.
Dersim beyleri Izmir yöresine sürgün edilmislerdir. Asilerin köyleri yakilmis, reisler cezalandirilmistir.
Fakat Dersimler Seyh Said' i inkar etmemislerdir. Savas sessizce devam ediyor. Seyh Said'in kani intikama çagiriyor. Her gün ordu ile asiler arasinda çarpismalar yapilmakta ise de Ankara bundan resmen haberdar görünmemektedir.
Dersim isyaninda Fethi Bey bir rol oynamis midir?
Fethi Bey Londra'dan geri çagrilmistir. Onun meslegini Kemalist Partisi tamamiyle reddetmistir. O intikamini alacaktir ve buna araç Türkiye'de ilk muhalif parti olarak kurulan Terakki Perver Partisi'dir. Bu yeni grup tarafindan genis bir propaganda yapilmistir. Fethi Bey'in tezini desteklercesine Büyük Dersim Sefi Ihsan Nuri Pasa Ararat'taki kendi taraftarlarim ayaklandirmayi basarmistir. Dersimler çok sayida modern savas silahlarina, cephane ve paraya sahiptirler. Sovyetler Ihsan Nuri'yi destekliyor. Karahan oradan geçmistir.
Türk ordusu Ararat daglarini kusatarak bu ikinci isyani sonuçsuz birakmayi basariyorlar, imha hareketi zalimcedir. Adana'da birçok asi asilmistir. Asiretlerden çogu toptan sürgün edilmistir.
Türk-Iran Pakti
Türk halkinin bu isyana unsurunu iyi kontrol edebilmek Için Ankara Tahran'la uyusuyor. Ararat'i olusturan iki büyük dagin Küçük ve Büyük Ararat'in kontrolünü Türkiye'ye terkeden bir Türk-Iran pakti imzalanmistir. Stratejik üstünlük saglandiktan sonra esasa yönelik düzeltmelere baslanmistir. Doga illeri emrinde askeri ve idari uzmanlar bulunan ve Genel Müfettislik adini tasiyan askeri bir valinin yönetimine birakilmistir. Diledigini yapabilmek yetkisine sahip olan bu generalin merkezi Diyarbakir'dir. Lyauiey düzeyindeki Fransiz insaatçilari gibi bu general da köyler, okullar yapimina baslar, insaati gelistirir.
Çünkü insaat yolunda giderse her sey yolunda gider.
Balkanli Türk göçmenlerini sevkedip bu bölgelere yerlestirmek için Ankara'dan izin alir.
Dersimleri darmadagin eder. Iskan kanunu meclisten geçmistir. Bu kanunun hükümlerine göre hükümet Türk olmayanlari, Türklerin çogunlukta oldugu yer/ere dagitmak yetkisine sahiptir. Fakat bu usul felç olur. Balkanlar'dan gelen göçmenler bu yörenin iklim kosullarina dayanamayarak tarlayi takimi birakarak kaçarlar.

Üçüncü isyan

Ankara yeni önlemlere basvurmaya girismisse de, çok geç kalmistir. Dersim daglari halki isyan halindedir.
1936 yili içindeyiz ve isyanin bastirilmasi ordunun bir yillik bir çaba harcamasini gerektirmektedir.
Hava kuvvetleri seferber edilecektir. Genel Kurmay'm elinde bulunan her çesit modern harp silahi bu yörede denenecektir.
Simdi de 1937 yilindayiz. Ismet Pasa Türk Meclisi kürsüsünden su resmi açiklamada bulunuyor: 'Dersim sorunu çözümlenmistir.'
Gerçekte de sorun çözümlenmise benziyor. Idari düzenlemelere baslaniyor. Dersim yeniden vaftiz olunarak adi degisiyor. Yasa ona 'Tunç EH' adini takmistir. Bu ile askeri bir vali atanmis ve sikiyönetim devam etmektedir. SeidRtza'nm hedefleri.
Hükümetçe tasarlanan düzeltmelerin uygulama alanina konmasi için bir sükunet devresinin baslamasi beklenmektedir. Bu sirada öncekilerden daha siddetli olan dördüncü Dersim isyani patlamistir.
Celal Boyar halki sükunete çagiran su açiklama ile ise baslar: 'Ey Dersim halki, eger silahlarinizi ierkederseniz, sizin için kollarimiz hazirdir. Merhametimiz büyüktür, fakat gazabimiz daha büyüktür. Dilediginizi seçmek sizin elinizdedir,'
Bu açiklama geçen 28 Mayis'ta yapilmistir. Seid Riza'mn yegenleri Hüseyin ve Halil aganin oglu Hasan, Yusufan asireti reisi Fertik Aga gibi yigit gençleri Dersimler kendilerine reis seçmislerdir. Onlar mücadeleye devam edeceklerdir. Bagimsizliklarini, özerkliklerini istemektedirler ve bu gibi amaçlarin gerçeklesmesi için girisilen mücadeleden geri dönülemez.
Dersim kaynasma halindedir. Her taraftan takviye kuvvetleri yetismektedir. Dersim alaylari Irak, Cezire ve Iran yönlerinden gelmekte olan gönüllü birlikleriyle kabarmaktadir.
Acaba Dersimler Dersim bölgesini manevra için Celal Bayar'm gönderdigi motorize alaylara, hava kuvvet/erine ve 3. Kolordu'ya karsi sonuna kadar dayanabilecekler mi?
Dersim isyani bir kez daha sonuçsuz kalacaktir. Fakat tohum ölmeyecektir. Simdiki önderler birbiri ardi sira düsecekler, yerlerine baskalari gelecek ve Dersim isyani devam edecektir."
"El Kabes" gazetesinin bundan önce kitabimiza almis oldugumuz haberleriyle Fransizca "L'Orienf gazetesinin yukaridaki makalesi Dersimier'in moralinin çok yüksek oldugunun yabanci gözüyle incelenmis kanitlandir.
Görülüyor ki Ankara, Türk yöneticileri, Türk ordularinin tamamini Dersim'in üzerine göndermis ve en deneyimli gererallerini harekati yönetmekle görevlendirmisti. Yine Türk devletinin en büyük yöneticileri harekati yakindan izleyebilmek için Dersim bölgesine kadar gelmislerdi.
Dersim üç yildan beri bu muazzam Türk ordularina karsi savasmakta ve hiçbir yardim görmemekteydi.
1937 yili sonlarinda Suriye'de bulunmakta olan sehit Seyh Said merhumunun kardesi Seyh Abdullah'in beraberinde bulunan mülteci Kül'distan kahramanlariyla birlikte Suriye'den hareket ederek Dersim savasçilarina katilmak için giderken, Diyarbakir yöresinde Türkler tarafindan pusuya düsürülerek arkadaslariyla birlikte sehit düsmesine, Türkiye'den kaçak olarak gelmis olan bir yüzbasinin ihaneti neden olmustu.
Dersim yöresinde büyük manevralar bütün siddetiyle devam ediyordu. Teslim olan Karabal, Ferhat ve Pilovank asiretleri tamamen imha edilmislerdi. Asiret reislerinden Kangooglu Mehmet Alî ve Aliser Agaoglu Cems.it, Hozat caddesinde Mustafa Pasa köprüsünde kursuna dizilmislerdi.
Bu asiretlere üye kadin, çocuk ve ihtiyarlar samanliklara doldurularak yakilmisti. Öteden beri hükümete boyun egen Piivank ve Asagi Abbas asireti üyeleri ve aileleri de In ve Inciga vadilerinde bütünüyle kursuna dizilmislerdi. Irgan köyünde de bütün kiz ve kadinlar toplattirilarak üzerlerine petrol serpilip feci sekilde yakilmislardi. Hükümete boyun egen ve orduya teslim olan Seyh Mehme-dan asiretinin merkezi Kheç köyüne gece bir baskin düzenlenmis ve bir tek kisi bile ayrilmadan milralyöz ve top bombardimaniyla halk imha edilmisti. Hozat merkezindeki boyun egmis Dersimler ve Karaca seidlei'inin halki aileleriyle birlikte Hozat kislasi civarina getirilmis ve makinali tüfek atesiyle imha edilmislerdi. Vahset o dereceye varmisti ki, birçok yasli insanin süngü ile gözleri oyulmus ve tüyler ürpertici canavarliklarla öldürtülmüslerdi.
Silahli asiretler daglara siginarak, arasi kesilmeyen topçu atesine ve uçak bombardimanina karsi korunmaya çalisiyorlardi. Teslim olan Maz-giit ilçesinin Kureysan asireti üyeleri de tamamen süngüden geçirilmisti.
Binlerce genç kadin ve kiz Türk canavarlarina namuslarim teslim etmemek için kendilerini Mimzur suyuna atip intihar ederek Dersim serefi ugruna ölüyorlardi. Munzur ve Firat nehirleri üzerinde günlerce Dersim'ün bu kutsal sehitlerinin cesetleri yüzmüstü. Bölgeyi top ve uçaklarin saçtigi zehirli gaz bombardimanlari kesif bir sis tabakasi altina almis, yasayan hiçbir yaratik kalmamis, yanan evlerin ve ormanlarin manzarasi cehennemi bir hal sergiliyordu.
Dersim 1938 yili Eylül ve Ekim-Kasim aylarinda tarihinin en çetin ve acili günlerini yasamistir. Dersimi: Dersim kadin ve kizlar. Türklerin eline geçmemek için kafile kafile kendilerini uçurumlardan atarak ve kursunla intihar ederek ölümün kucagina atiliyorlar ve bu kadin kahramanliklari düsman saflarinda bile hayretler uyandiriyordu. Binlerce Dersim kizi arasinda iffet ve namusunu koruma ugurunda kendini Iksor uçurumlarindan atarak sehit olan 14 yasindaki kizim Fato da vardi.
Sehir ve köylerde ele geçirilen bütün Dersim gençleri geceleri evlerinden alinarak degisik sekillerde imha edilmislerdi. 1937'de askere alinip Türk bayragi altinda hizmet etmeye devam eden Dersimliler de içinde yer aldiklari birliklerden seçilerek ayricaliksiz kursuna
dizdirilmislerdi. Bunlar arasinda Diyarbakir uçak karargahinda askeri yazicilik yapmakla olan kardesim Hidir tutuklu olarak Pertek merkezine getirilmis ve Dersim'de tutulan diger kardeslerim Riza ve Ismail ile birlikte Mercimek bölgesinde kursuna dizilmislerdir.
Saldiran üç ordunun birlesmele-riyle tarama hareketinin devam ettigi sürede gerek teslim olan ve gerekse tutuklanan kadin, kiz, erkek; bir yasindan yetmis yasina kadar merhametsizce mavzer ve makinali
tüfek yaylim atesiyle imha edilmislerdir.
Köyler tamamen yakilmis ve ordu bölgelerinde canli-cansiz hiçbir iz birakilmamistir. Bütün hayvanlara el konarak orduya maledilmistir.
Harekat sahasinin agirlik merkezi Hozat, Çemisgezek, Ovacik ve MazgIrt ilçeleri oldugundan bu bölgelerde yapilan zulüm derecesinde bir vahset ve acimasizligin Örnegine dünya tarihinde ender rastlanilir.
Askeri harekat sahasinda bulunan Erzurum Kolordu Kumandani ve Türklerce "Hababam" adiyla taninan Tevfik Pasa, yapilan zulmü elestirerek adil ve insani bir hareketin gerçeklestirilmesini ordu kumandanligindan rica etmis ve hemen Dersim'den alinarak Ankara'ya gönderilmis,